LÜTFENNNN OKUYUNNN!!!!!!!!!!!!!!
DANTELCE2 -arkadaşımdan alıntıdır.şehitlerimize allahtan rahmet diliyorum.
teşekkürler bu meili gönderen subayımız ismınızı yazmıyorum
Kim Yazmışsa Güzel Yazmış'Sayın Başbakan,Birbirinden başarılı iki oğul babasısınız. Oğlunuz Burak alnının teriyle genç yaşta gemi aldı. Diğer oğlunuz Bilal, Dünya Bankası'ndaki başarılarıyla stratejik ortağınız Amerikan başkanı Bush'un bile iltifatlarına mazhar oldu. İkisi de pırlanta gibi, Allah bağışlasın.Demem o ki, bir evlat nasıl yetişir, bir baba evladına baktığında nasıl içi titrer, nasıl burnunun direği sızlayarak sever biliyorsunuz...Ama oğlu ertesi gün askerlik kurası çekecek bir baba o geceyi nasıl geçirir, Güneydoğu'yu çeken oğlunu otobüse nasıl bindirir, 15- 20 ay boyunca geceyi gündüze nasıl ekler, saat başı haberlerini nasıl içi içini yiyerek seyreder, telefonda konuştuğunda 'Operasyona gidiyoruz, hakkını helal et baba' diyen oğluna ne cevap verir, bilmiyorsunuz.Çünkü dediğim gibi oğullarınızdan biri armatör oldu. Güneydoğu'da deniz yok, Atatürk Barajı da oğlunuzun gemisi için pek küçük kalır, yakışık almaz. Yani Burak güvende. Allah bağışlasın.E diğer oğlunuz Bilal de dediğim gibi Dünya bankası'ndaydı. Şimdi ise Dünya Bankası her nedense sözleşmesini yenilemediği için The Brooking Institution'da. İşi düşünce üretmek olan bu kuruluş da geçenlerde Diyarbakır'ın belediye başkanı Sayın !!!! Osman Baydemir'i ağırlamıştı, hatırlatırım.. Yani sözün kısası Bilal de Washington'da, güvende. Allah bağışlasın.O yüzden de 'Artık şehit cenazeleri görmek istemiyoruz' diyen bir vatandaşa gönül rahatlığıyla 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir, canım kardeşim' diyebiliyorsunuz..Ben de artık şehit cenazeleri görmek istemeyenlerdenim, bu yüzden ben de sizin 'Canım kardeşim' diye hitap edebildiklerinizdenim. Can kardeşliğin verdiği samimiyet hissiyle, olanca içtenliğimle merak ediyorum.Sayın20Başbakan, 5 ayda verilen 50 şehidin ardından, 'Askerlik yan g elip yatma yeri değildir' dediğiniz için; şehitlere 'kelle' dediğiniz için hiç mi utanmıyorsunuz?Bırakın politikaya devam etmeyi, meydanlarda büyük büyük laflar etmeyi; hala nasıl sokağa çıkabiliyorsunuz?Artık neredeyse her gün kalkan cenazelerde o kadar kişi tek bir ağızdan sizi ve bakanlarınızı yuhalarken ne hissediyorsunuz? Yani mesela, 'Yan gelip değil, can verip yattılar' diye bağırırken binlerce kişi, 'Yer yarılsa da içine girsem' diyebiliyor musunuz?Orada, şehitlerin cenazesinde, Ajan Smith gözlüklerinizle gizlerken yüzünüzü, neye daha çok üzülüyorsunuz? Şehitlere mi, düştüğünüz hale mi?İktidarınızın ilk günlerinde terör sıfırken dört buçuk yılın sonunda gelinen durum nedeniyle hiç mi suçluluk duymuyorsunuz?Şimdi sürekli 'şehitlik üzerinden siyaset yapmayın' diyorsunuz ya meydanlarda. Peki, o zaman tam seçim arifesinde niye şehit aileleri ile gazilere TOKİ aracılığıyla kurasız ucuz konut veriyorsunuz? Bu durumda asıl siz şe hitler üzerinden siyaset yapmış olmuyor musunuz? Sayın Başbakan, bir baba olarak soruyorum size. Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz? Akşam yastığa başınızı koyduğunuzda uyuyabiliyor musunuz? Kelle deyip geçtiklerinizin ahından korkmuyor musunuz? O mağrur, çocuk bakışlı erler, onların babasız evlatları, anaların ağıtları, babaların 'Vatan Sağ olsun' derken titreyen dudakları hiç mi rüyanıza girmiyor?Bir 'canım kardeşiniz' olarak olanca samimiyetimle soruyorum. Bu kadar sevilmemek nasıl bir duygu Sayın Başbakan?Ha, bu arada. Bir oğlunuz, Bilal, hani stratejik ortağınız Bush'un iltifatlarına mazhar olan, askere gitmedi. Diğeri, Burak, hani alnının teriyle gemi alan ise çürük raporu almış. Askerlik yapmayacakmış.Ne diyeyim. Bilal de, Burak da pırlanta gibi çocuklar. Allah bağışlasın.'
teşekkürler bu meili gönderen subayımız ismınızı yazmıyorum
Kim Yazmışsa Güzel Yazmış'Sayın Başbakan,Birbirinden başarılı iki oğul babasısınız. Oğlunuz Burak alnının teriyle genç yaşta gemi aldı. Diğer oğlunuz Bilal, Dünya Bankası'ndaki başarılarıyla stratejik ortağınız Amerikan başkanı Bush'un bile iltifatlarına mazhar oldu. İkisi de pırlanta gibi, Allah bağışlasın.Demem o ki, bir evlat nasıl yetişir, bir baba evladına baktığında nasıl içi titrer, nasıl burnunun direği sızlayarak sever biliyorsunuz...Ama oğlu ertesi gün askerlik kurası çekecek bir baba o geceyi nasıl geçirir, Güneydoğu'yu çeken oğlunu otobüse nasıl bindirir, 15- 20 ay boyunca geceyi gündüze nasıl ekler, saat başı haberlerini nasıl içi içini yiyerek seyreder, telefonda konuştuğunda 'Operasyona gidiyoruz, hakkını helal et baba' diyen oğluna ne cevap verir, bilmiyorsunuz.Çünkü dediğim gibi oğullarınızdan biri armatör oldu. Güneydoğu'da deniz yok, Atatürk Barajı da oğlunuzun gemisi için pek küçük kalır, yakışık almaz. Yani Burak güvende. Allah bağışlasın.E diğer oğlunuz Bilal de dediğim gibi Dünya bankası'ndaydı. Şimdi ise Dünya Bankası her nedense sözleşmesini yenilemediği için The Brooking Institution'da. İşi düşünce üretmek olan bu kuruluş da geçenlerde Diyarbakır'ın belediye başkanı Sayın !!!! Osman Baydemir'i ağırlamıştı, hatırlatırım.. Yani sözün kısası Bilal de Washington'da, güvende. Allah bağışlasın.O yüzden de 'Artık şehit cenazeleri görmek istemiyoruz' diyen bir vatandaşa gönül rahatlığıyla 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir, canım kardeşim' diyebiliyorsunuz..Ben de artık şehit cenazeleri görmek istemeyenlerdenim, bu yüzden ben de sizin 'Canım kardeşim' diye hitap edebildiklerinizdenim. Can kardeşliğin verdiği samimiyet hissiyle, olanca içtenliğimle merak ediyorum.Sayın20Başbakan, 5 ayda verilen 50 şehidin ardından, 'Askerlik yan g elip yatma yeri değildir' dediğiniz için; şehitlere 'kelle' dediğiniz için hiç mi utanmıyorsunuz?Bırakın politikaya devam etmeyi, meydanlarda büyük büyük laflar etmeyi; hala nasıl sokağa çıkabiliyorsunuz?Artık neredeyse her gün kalkan cenazelerde o kadar kişi tek bir ağızdan sizi ve bakanlarınızı yuhalarken ne hissediyorsunuz? Yani mesela, 'Yan gelip değil, can verip yattılar' diye bağırırken binlerce kişi, 'Yer yarılsa da içine girsem' diyebiliyor musunuz?Orada, şehitlerin cenazesinde, Ajan Smith gözlüklerinizle gizlerken yüzünüzü, neye daha çok üzülüyorsunuz? Şehitlere mi, düştüğünüz hale mi?İktidarınızın ilk günlerinde terör sıfırken dört buçuk yılın sonunda gelinen durum nedeniyle hiç mi suçluluk duymuyorsunuz?Şimdi sürekli 'şehitlik üzerinden siyaset yapmayın' diyorsunuz ya meydanlarda. Peki, o zaman tam seçim arifesinde niye şehit aileleri ile gazilere TOKİ aracılığıyla kurasız ucuz konut veriyorsunuz? Bu durumda asıl siz şe hitler üzerinden siyaset yapmış olmuyor musunuz? Sayın Başbakan, bir baba olarak soruyorum size. Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz? Akşam yastığa başınızı koyduğunuzda uyuyabiliyor musunuz? Kelle deyip geçtiklerinizin ahından korkmuyor musunuz? O mağrur, çocuk bakışlı erler, onların babasız evlatları, anaların ağıtları, babaların 'Vatan Sağ olsun' derken titreyen dudakları hiç mi rüyanıza girmiyor?Bir 'canım kardeşiniz' olarak olanca samimiyetimle soruyorum. Bu kadar sevilmemek nasıl bir duygu Sayın Başbakan?Ha, bu arada. Bir oğlunuz, Bilal, hani stratejik ortağınız Bush'un iltifatlarına mazhar olan, askere gitmedi. Diğeri, Burak, hani alnının teriyle gemi alan ise çürük raporu almış. Askerlik yapmayacakmış.Ne diyeyim. Bilal de, Burak da pırlanta gibi çocuklar. Allah bağışlasın.'
***TÜRK KANI TAŞIYAN HERKES LÜTFEN BUNU MAİL OLARAK ULAŞTIRSIN YADA BLOGUNDA YAYINLASIN !!!***
2 yorum:
En samimi duygularımla, yeni güzelliklerin ve mutlulukların başlangıcı olan Muharrem Ayı ve Aşure gününün; inananların maddi ve manevi arınmasına, ülkemizin, Filistinin ve insanlığın kurtuluşuna, sevgi, huzur ve barış iklimine kavuşmasına vesile olmasını diliyorum.Cenab-i Hak bu kiymetli günlerin hürmetine edilen dualarimizi kabul buyursun.Amin.
Sensin mahzun kalplerin sığınağı.Sensin mazlumun âhını işiten.Sensin zalimin zulmünü bilen.Senin adaletindir sığındığımız.
Senin mizanındır güvendiğimiz.Senin hesabındır tesellimiz.Bu mübarek gün hatırına Rabbim her ne derdiniz var ise her ne sıkıntınız var ise dermana,,huzura,,bolluğa,,berekete,,feraha,,şifaya,,afiyete çevirsin.Gönül dolusu dualar filistinime..Taşların bile arkasindaki yahudiyi ihbar edecegi o mübarek güne erisme duasiyla..HAYIRLI CUMALAR.
Yorum Gönder